Türkiye’nin savunma sanayisi alanında yazdığı başarı hikayesi, insansız hava araçlarındaki dünya liderliği ile sınırlı kalmıyor. Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, İstanbul’da düzenlenen Take Off Girişim Zirvesi’nde yaptığı çarpıcı açıklamalarla milli teknolojinin yeni yol haritasını çizdi. Sadece bir mühendislik başarısı değil, stratejik bir bağımsızlık manifestosu niteliği taşıyan bu vizyon, Türkiye’yi uzay yarışında ve yeni nesil enerji liginde oyun kurucu bir pozisyona taşımayı hedefliyor. Bayraktar’ın açıklamaları, yörünge transfer araçlarından Somali’de kurulacak uzay limanına, küçük modüler nükleer reaktörlerden TEKNOFEST’in Anadolu’daki yeni durağına kadar geniş bir yelpazede, Türkiye’nin gelecek on yıllarını şekillendirecek projeleri kapsıyor.
İnsansız Hava Araçlarından Yörünge Hakimiyetine: Fergani Girişimi
Türk havacılık tarihinin akışını değiştiren Bayraktar TB2 ve Akıncı gibi platformların ardından, Baykar’ın vizyonu atmosferin ötesine taşıyor. Selçuk Bayraktar, uzay alanındaki çalışmaların “Fergani” girişimi çatısı altında yürütüldüğünü ve bu alanda 130 kişilik seçkin bir mühendis ekibinin gece gündüz çalıştığını belirtti. Fergani girişimi, sadece bir uydu projesi olmanın ötesinde, Türkiye’nin küresel konumlandırma sistemlerinde (GPS) bağımsızlığını kazanmasını ve yörüngeler arası lojistik kabiliyetine erişmesini hedefliyor.
Dünyada uzay yarışının seyri, alçak yörünge uydularına (LEO) doğru kayarken, Türkiye bu alanda “takip eden” değil, “yön veren” olma iddiasında. Bayraktar, Starlink gibi projelerle popülerleşen yakın yörünge internet ve veri ağlarının geleceğe damga vuracağını, ancak asıl kritik noktanın “yörünge transfer araçları” olduğunu vurguladı. Fergani bünyesinde geliştirilen bu araçlar, uzaya fırlatılan yükleri bir yörüngeden diğerine taşıyarak uzayda bir nevi “lojistik kurye” veya “dolmuş” görevi görecek. Bu kabiliyet, Türkiye’nin uzaydaki varlığını sürdürülebilir ve manevra kabiliyeti yüksek bir yapıya kavuşturacak.
Stratejik Hamle: Somali’de Türk Uzay Limanı
Zirvenin en dikkat çekici anlarından biri, Selçuk Bayraktar’ın fırlatma teknolojileri ve uzay limanı konusundaki açıklamalarıydı. Bir ülkenin uzaya bağımsız erişimi için sadece uydu yapması yetmiyor; o uyduyu fırlatacak roket teknolojisine ve coğrafi olarak avantajlı bir fırlatma üssüne sahip olması gerekiyor. Bayraktar, Türkiye’nin fırlatma aracı geliştirme çalışmalarının (büyük roketler) 5 yıllık bir projeksiyonla devam ettiğini belirtti.
Ancak asıl stratejik derinlik, uzay limanının konumuyla ilgili detayda gizliydi. Ekvator çizgisine yakınlık, roketlerin dünyanın dönüş hızından faydalanarak daha az yakıtla daha fazla yük taşımasını sağlıyor. Bu fizik kuralını stratejik bir akılla birleştiren Türkiye, Somali’de bir uzay limanı ve fırlatma üssü inşa etmeyi planlıyor. Türkiye’nin gönül coğrafyasında yer alan ve stratejik ilişkilerin güçlü olduğu Somali, Ekvator’a yakınlığıyla Türkiye’nin uzaya açılan kapısı olacak. Bu proje, Türkiye’nin sadece kendi uydularını değil, uluslararası ticari uyduları da fırlatabileceği küresel bir merkez olma potansiyelini taşıyor. Özbekistan’dan Fergana Vadisi’ne, oradan Somali kıyılarına uzanan bu vizyon, Türk dünyası ve dost coğrafyalarla kurulan teknolojik köprünün de bir nişanesi.
Enerjide Yeni Dönem: TMRS ve Küçük Modüler Reaktörler
Bir ülkenin tam bağımsızlığından söz edebilmek için savunma sanayisi kadar enerji bağımsızlığı da hayati önem taşıyor. Selçuk Bayraktar, Baykar bünyesinde kurulan TMRS girişimi ile nükleer enerji alanına odaklandıklarını duyurdu. Enerji ihtiyacının her geçen gün arttığı ve yapay zeka gibi teknolojilerin devasa enerji tüketimine yol açtığı bir dönemde, Türkiye temiz ve yoğun enerji kaynaklarına yöneliyor.
Bayraktar, nükleer enerjinin gücünü basit ama çarpıcı bir fizik dersiyle açıkladı: Kimyasal yanma (fosil yakıtlar) ile elde edilen enerji, elektronların bağlarına dayanırken; nükleer enerji, atomun çekirdeğindeki güçlü kuvvetin açığa çıkmasına dayanıyor. Bu fark, nükleer yakıtın kimyasal yakıtlara göre milyonlarca kat daha fazla enerji barındırması anlamına geliyor. TMRS girişimi, devasa ve inşaası uzun süren geleneksel nükleer santraller yerine, daha güvenli, kurulumu daha hızlı ve maliyet etkin olan “Küçük Modüler Reaktörler” (SMR) üzerine yoğunlaşıyor. Bu teknoloji, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlarken, karbon ayak izini düşürme hedeflerine de doğrudan katkı sunacak.
Kızılelma ve Geleceğin Hava Harbi: İnsanlı Uçakların Devri Kapanıyor
Selçuk Bayraktar, dünya gündemini meşgul eden 5. nesil insanlı savaş uçakları tartışmalarına getirdiği vizyoner bakış açısıyla, Bayraktar Kızılelma’nın stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu. İnsanlı savaş uçakları ile insansız savaş uçaklarını kıyaslamanın, “el dikişi ile dikiş makinesini kıyaslamaya” benzediğini belirten Bayraktar, geleceğin tartışmasız bir şekilde insansız ve otonom sistemlerde olduğunu vurguladı. 5. nesil insanlı uçakların, türünün son örnekleri olduğunu ifade eden Bayraktar, Kızılelma gibi platformların hava-hava muharebesinde yapay zeka destekli karar mekanizmalarıyla insanlı uçaklara karşı ezici bir üstünlük kuracağını öngörüyor. Bayraktar, insanlı bir uçağın pilotun fizyolojik sınırları ile kısıtlı olduğunu, ancak Kızılelma’nın bu sınırları ortadan kaldırdığını belirterek; insansız savaş uçaklarını “tekrar kullanılabilen, maliyet etkin ve çok daha akıllı füzeler” olarak tanımladı. Geleceğin hava harbi doktrininde, pilot kaybı riskini sıfıra indiren ve sürü halinde hareket edebilen bu otonom sistemlerin belirleyici güç olacağının altını çizdi.
Milli Teknoloji Hamlesinin Sosyolojisi ve Dip Dalga
Teknoloji sadece mühendislik işi değildir; aynı zamanda bir toplumun zihniyet dönüşümüdür. Selçuk Bayraktar, sahadaki teknik başarıların arkasındaki asıl gücün “insan kaynağı” ve “inanç” olduğunu sık sık vurguluyor. Hukuktan sosyolojiye, mühendislikten temel bilimlere kadar multidisipliner bir yaklaşımın gerekliliğine dikkat çeken Bayraktar, Milli Teknoloji Hamlesi’nin toplumun tüm katmanlarına yayılan bir “dip dalga” oluşturduğunu ifade etti.
Girişimcilik ekosisteminin sadece kod yazmaktan veya devre tasarlamaktan ibaret olmadığını belirten Bayraktar, hukuk fakültesi öğrencilerinin uzay hukuku, sosyoloji öğrencilerinin teknolojinin toplumsal etkileri üzerine çalışmasının önemine değindi. T3 Vakfı ve TEKNOFEST gibi organizasyonlar, sadece uçak yapan gençler değil, geleceğin dünyasını kurgulayan, etik değerlere sahip, vatanına ve insanlığa faydalı olmayı dert edinen bir nesil yetiştirmeyi amaçlıyor. Bayraktar’ın “Ne yaptığınızdan ziyade, neden ve nasıl yaptığınız önemlidir” sözü, bu vizyonun ahlaki temelini oluşturuyor.
TEKNOFEST 2026 Nerede ve Ne Zaman Düzenlenecek?
Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST, İstanbul ve Ankara sınırlarını aşarak Anadolu’nun kadim şehirleriyle buluşmaya devam ediyor. Selçuk Bayraktar, bir sonraki TEKNOFEST’in medeniyetlerin doğduğu topraklarda, Şanlıurfa’da düzenleneceğini müjdeledi. 30 Eylül – 4 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan bu dev organizasyon, Mezopotamya’nın kalbinde teknolojinin kalbinin atmasını sağlayacak. Tarihin sıfır noktası Göbeklitepe’ye ev sahipliği yapan Şanlıurfa, bu kez geleceğin teknolojilerine ev sahipliği yaparak geçmiş ile gelecek arasında muazzam bir köprü kuracak.
Takım Oyununun Gücü ve Girişimcilik Ruhu
Bayraktar, başarının sırrını soran gençlere tek bir kelimeyle değil, bir kültürle cevap verdi: Takım oyunu. Gerek İHA/SİHA üretiminde gerekse yeni kurulan Fergani ve TMRS gibi girişimlerde, bireysel dehalardan ziyade “birbirine inanan, güvenen ve ortak bir gaye için ter döken” ekiplerin başarısı öne çıkıyor. Baykar’da binlerce kişilik ekibin uyumu, T3 Vakfı’ndaki on binlerce gönüllünün sinerjisi, Türkiye’nin en büyük sermayesi olarak görülüyor.
Selçuk Bayraktar’ın çizdiği bu vizyon, Türkiye’nin sadece bölgesel krizlerde etkili bir güç olmakla kalmayıp, uzay madenciliğinden yeni nesil enerji üretimine kadar insanlığın geleceğini ilgilendiren her alanda söz sahibi olacağını gösteriyor. Savunma sanayisindeki başarının verdiği özgüvenle, sivil teknolojilerde de “yapılamaz” denilenlerin peşine düşen bir Türkiye var. Somali’deki uzay limanından fırlatılacak Türk roketleri ve Anadolu’da üretilecek nükleer modüller, bu özgüvenin somut abideleri olarak yükselmeye hazırlanıyor.
Anahtar kelimeler: Selçuk Bayraktar, Baykar, Fergani, Uzay Limanı, Somali Uzay Üssü, TMRS, Modüler Nükleer Reaktör, TEKNOFEST Şanlıurfa, Milli Teknoloji Hamlesi, Türk savunma sanayisi, uzay teknolojileri, yörünge transfer aracı








Yorumlar