Türkiye ve Macaristan Arasında Savunma ve Ticarette Yeni Dönem: 10 Milyar Dolarlık Vizyon ve Ortak Üretim Stratejisi

Türkiye ve Macaristan arasında savunma sanayisinde ortak üretim ve 10 milyar dolarlık ticaret hedefi belirlendi.

Türkiye, Macaristan iş birliği 2025
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sosyal medya hesabı / @RTErdogan

Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan arasındaki köklü dostluk ve stratejik ortaklık, İstanbul’da gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyinin 7’nci toplantısı ile yeni bir boyuta taşındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban başkanlığında gerçekleşen bu kritik zirve, yalnızca iki ülke arasındaki diplomatik nezaketi değil, aynı zamanda savunma sanayisi, enerji, ticaret ve lojistik gibi kritik sektörlerde atılacak somut adımları da tescilledi.

Yüzde 100 Yerli platformu olarak, bu görüşmenin satır aralarını, açıklanan hedefleri ve özellikle Türk savunma sanayisinin Avrupa’daki geleceği açısından taşıdığı önemi detaylı bir şekilde analiz ediyoruz. İşte İstanbul’daki zirvenin stratejik kodları ve Türkiye-Macaristan ilişkilerinin geleceği.


Haluk Görgün Açıkladı: Sadece Ticaret Değil, Kader Ortaklığı

Zirvenin hemen ardından açıklamalarda bulunan Savunma Sanayisi Başkanı Haluk Görgün, iki ülke arasındaki ilişkinin ticari boyutun çok ötesine geçtiğini vurguladı. İmzalanan “Savunma Sanayisi İşbirliği Mutabakat Muhtırası”, şirketler arasında uzun vadeli projelerin geliştirilmesi için yasal ve stratejik bir çerçeve sunuyor.

Görgün’ün, “Türkiye ile Macaristan arasındaki savunma sanayisi diyaloğu; yalnızca ticari bir ilişki değil, karşılıklı güvene ve uzun vadeli stratejik hedeflere dayanan bir ortaklık vizyonu taşımaktadır” ifadesi, Ankara’nın Budapeşte’yi Avrupa’daki stratejik üretim üssü olarak konumlandırdığının en net göstergesi.


Kritik İmzalar: ASELSAN, Nurol Makina ve 4iG Ortaklığı

Toplantının en somut çıktısı, Türk savunma sanayisinin iki devi ile Macaristan’ın teknoloji ve telekomünikasyon alanındaki lider şirketi 4iG Uzay ve Savunma Teknolojileri arasında kurulan köprüler oldu. Atılan imzalar, Türk teknolojisinin Avrupa’nın kalbinde yerlileşmesini sağlayacak nitelikte:

1. ASELSAN ve 4iG Arasında Ortak Girişim (Joint Venture):
İmzalanan “İyi Niyet Beyanı” ile ASELSAN, Macaristan merkezli 4iG ile ortak bir şirket kurma yolunda ilk adımı attı. Bu girişim, ASELSAN’ın elektronik harp, haberleşme ve radar sistemleri gibi yüksek teknoloji ürünlerinin Macaristan’da ortak üretilmesi, geliştirilmesi ve buradan diğer Avrupa ülkelerine pazarlanması anlamına geliyor. Bu hamle, ASELSAN’ın küresel bir oyuncu olma yolundaki “glocal” (küresel düşün, yerel hareket et) stratejisinin bir parçası.

2. Nurol Makina ve 4iG Stratejik Ortaklığı:
Zaten Ejder Yalçın (Macaristan’daki adıyla Gidran) araçlarıyla Macar ordusunun envanterine giren Nurol Makina, 4iG ile imzaladığı “Stratejik Ortaklık Anlaşması” ile sahadaki varlığını kurumsallaştırdı. Bu anlaşma, zırhlı araçların bakımı, onarımı ve yerel entegrasyonu konusunda Macar sanayisinin de sürece dahil olmasını sağlayacak.


Ticaret Hacminde Hedef Büyütmek: 6 Milyar Dolardan 10 Milyar Dolara

İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin en somut göstergesi olan ticaret hacmi, istikrarlı bir yükseliş trendi izliyor. Toplantıda öne çıkan en önemli verilerden biri, tarafların daha önce belirlediği 6 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak üzere oldukları bilgisiydi. Küresel ekonomideki daralmalar ve tedarik zincirindeki kırılmalara rağmen Türkiye ve Macaristan’ın bu hedefe yaklaşması, iki ekonominin birbirini tamamlayıcı niteliğini ortaya koyuyor.

Ancak vizyon bununla sınırlı kalmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Orban, mevcut potansiyeli ve artan iş birliği imkanlarını göz önüne alarak ticaret hacmi hedefini 10 milyar dolar olarak revize etti. Peki, bu 4 milyar dolarlık artış hangi alanlardan sağlanacak?

Burada öne çıkan sektörlerin başında savunma sanayisi, otomotiv, enerji ve lojistik geliyor. Türk ihracatçısı için Macaristan, Avrupa Birliği pazarına açılan stratejik bir kapı niteliğinde. Macaristan için ise Türkiye, hem büyük bir pazar hem de Asya ve Orta Doğu’ya uzanan bir enerji ve ticaret koridoru. 10 milyar dolarlık yeni hedef, sadece mal alım satımını değil, karşılıklı yatırımları ve ortak girişimleri de kapsayan geniş bir ekonomik entegrasyonu işaret ediyor.


Savunma Sanayisinde “Al-Sat” Dönemi Bitiyor, “Ortak Üretim” Dönemi Başlıyor

Zirvenin şüphesiz en dikkat çekici başlığı, savunma sanayisi alanındaki iş birliğinin derinleştirilmesi kararı oldu. Yıllardır süren tedarik süreçleri, artık yerini çok daha stratejik bir kavrama bırakıyor: Ortak Üretim.

Avrupa’da değişen güvenlik mimarisi ve jeopolitik riskler, ülkeleri savunma kapasitelerini artırmaya ve tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye itiyor. Macaristan, Türk savunma sanayisi ürünlerine uzun süredir ilgi duyan ve bu alanda somut alımlar yapan bir NATO ülkesi. Ancak İstanbul’daki görüşmede vurgulanan husus, ilişkinin sadece bir “müşteri-tedarikçi” ilişkisinden çıkarılarak, teknoloji transferini ve ortak üretimi de içeren bir “kader ortaklığına” dönüştürülmesi oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Avrupa’da değişen güvenlik koşulları dikkate alındığında savunma sanayisi iş birliğimizi daha da ileri seviyelere taşıyacak, ortak üretimi de öngören projeleri değerlendiriyoruz” ifadesi, Türk savunma sanayisi firmaları için büyük bir fırsat ve sorumluluk anlamına geliyor.

Bu strateji şu anlama geliyor:

  • Teknoloji ve Know-How Paylaşımı: Türk mühendisliğinin başarısı olan zırhlı araçlar ve savunma sistemleri, Macaristan ile kurulacak ortak tesislerde üretilebilir veya geliştirilebilir.
  • Avrupa Pazarında Derinleşme: Macaristan’da yapılacak ortak üretimler, Türk savunma ürünlerinin diğer Avrupa ülkelerine ve NATO müttefiklerine satışını kolaylaştıracak bir “Made in EU/NATO” etiketi avantajı sağlayabilir.
  • Tedarik Güvenliği: Her iki ülke, savunma ihtiyaçlarını karşılarken dışa bağımlılığı azaltacak ve kriz anlarında birbirine destek olabilecek bir altyapıya kavuşacak.

Savunma sanayisi projelerinin ticaret ve yatırımlara olan müspet etkisi de bu toplantıda teyit edildi. Yani savunma sanayisi, sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda ekonomik büyümenin lokomotifi olarak konumlandırılıyor.


Kurumsal Bir Yenilik: Ortak Planlama Grubu

İkili ilişkilerin şahıslara veya dönemsel gelişmelere bağlı kalmadan, kurumsal bir hafıza ve mekanizma ile yürütülmesi, sürdürülebilir dış politikanın temelidir. Bu bağlamda, Dışişleri Bakanları başkanlığında “Ortak Planlama Grubu”nun kurulması kararı, ilişkilerin kurumsallaşması adına atılmış dev bir adım.

Bu grup, sadece ikili meseleleri değil, küresel sorunları da ele alacak. Enerjiden güvenliğe, göçten bölgesel çatışmalara kadar pek çok konuda Türkiye ve Macaristan, ortak bir akılla hareket etme kabiliyetine kavuşacak. Bu mekanizma, bürokratik süreçleri hızlandıracak ve alınan kararların sahada daha hızlı uygulanmasını sağlayacaktır. Özellikle enerji ve ulaştırma gibi uzun vadeli planlama gerektiren alanlarda, Ortak Planlama Grubu’nun stratejik bir yol haritası belirleyici olması bekleniyor.


Türk Dünyası ve AB Arasında Stratejik Köprü: Macaristan

Macaristan’ın Türk dış politikasındaki yeri, sadece ikili ilişkilerle sınırlı değil. Macaristan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) içerisindeki gözlemci üye statüsü ve aktif rolüyle, Türk dünyasının Avrupa’daki en güçlü sesi konumunda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da memnuniyetle ifade ettiği gibi, Macaristan’ın TDT çalışmalarına katkısı çok kıymetli. Özellikle geçtiğimiz Mayıs ayında Macaristan’ın ev sahipliğinde düzenlenen gayriresmi zirve, bir ilk olma özelliği taşıyordu. Avrupa Birliği sınırları dahilinde yapılan ilk Türk dünyası zirvesi olması, Macaristan’ın “Doğu ile Batı arasında köprü” misyonunu ne denli ciddiye aldığını gösteriyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde Macaristan’ın desteği de hayati önem taşıyor. Ankara, Budapeşte’nin yapıcı katkılarının ve güçlü desteğinin devam edeceğinden emin. Macaristan, Türkiye’nin AB içerisindeki tezlerinin anlaşılması ve Türkiye’nin stratejik öneminin vurgulanması konusunda çoğu zaman Brüksel’de dengeleyici bir unsur olarak hareket ediyor.


Enerji, Ulaştırma ve Kültürel Bağların Güçlenmesi

Görüşmelerde enerji ve ulaştırma başlıkları da masadaydı. Enerji arz güvenliğinin tüm dünya için bir numaralı gündem maddesi olduğu günümüzde, Türkiye ve Macaristan’ın enerji alanındaki iş birliği, bölgesel istikrar için kritik öneme sahip. Doğal gaz sevkiyatı, yenilenebilir enerji yatırımları ve nükleer enerji konusundaki tecrübe paylaşımları, iş birliği potansiyeli yüksek alanlar.

Ayrıca havacılıktan güvenliğe, teknolojiden eğitime kadar pek çok alanda imzalanan muhtelif belgeler, ilişkilerin ahdi zeminini güçlendirdi. Bu anlaşmalar, kağıt üzerinde kalan metinler değil, her biri ilgili bakanlıklar ve kurumlar tarafından takip edilecek somut eylem planlarını içeriyor.

Kültürel bağların güçlendirilmesi ise “yumuşak güç” diplomasisinin bir parçası. İki halk arasındaki tarihsel dostluk, eğitim ve kültür alanındaki iş birlikleriyle gelecek nesillere aktarılıyor.


Stratejik Ortaklıktan Kader Birliğine

Türkiye ve Macaristan arasındaki 7. Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi toplantısı, iki ülkenin birbirine duyduğu güvenin ve ortak gelecek vizyonunun bir tezahürüdür. 10 milyar dolarlık ticaret hedefi, savunma sanayisinde ortak üretim kararı ve kurumsallaşan diplomatik mekanizmalar, bu ilişkinin konjonktürel değil, yapısal olduğunu kanıtlıyor.

Özellikle savunma sanayisi alanında atılacak adımlar, Türkiye’nin yerli ve milli teknolojilerinin küresel arenadaki rüştünü ispat etmesi açısından büyük bir fırsattır. Macaristan ile kurulan bu model, Türkiye’nin diğer NATO müttefikleri ve bölge ülkeleriyle kuracağı ilişkiler için de bir referans noktası olacaktır. Yüzde 100 Yerli olarak, bu stratejik ortaklığın sahadaki yansımalarını ve “ortak üretim” projelerinin detaylarını yakından takip etmeye devam edeceğiz.


Anahtar kelimeler: Türkiye Macaristan ilişkileri, savunma sanayisi, ortak üretim, ticaret hacmi, Viktor Orban, Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi, Türk Devletleri Teşkilatı, enerji iş birliği, ihracat hedefleri

yuzde100yerli.com'un kurucusu, gönüllü yazar, yerli malı hastası, yazılımcı, girişimci. Teknolojiyi ve tabii ki yerli ve milli projeleri takip etmekten büyük keyif alıyorum. Türkiye'de üretilen yeni bir ürün ve yeni bir girişim görmek mutlu ediyor, bu nedenle 2006 yılında yuzde100yerli.com'u yayına alma kararı aldım.